dokunmak

dokunmak
-e
1. 触摸, 抚摩: Hastanın eline dokundum, ateşi olduğu belli. 我摸了摸病人的手, 显然他在发烧。Rüzgâr estikçe dal antene dokunur. 一刮风, 树枝就碰到天线。Sobaya dokunma, elin yanar. 别碰炉子, 小心烫着你的手。
2. 翻动, 触动: Bu kâğıtlara kimse dokunmasın. 别让任何人动这些文件。Kapıları açmak için benim elimin tokmağa dokunmasını bekliyor. 他在等我敲门才开门。Herif kandil, kibriti dokunsan parlayacak. 这家伙烂醉如泥, 划根火柴就能着。
3. 拿, 动用: Bu paraya birisi dokunmuş. 好像有人动了这笔钱。Hırsız giysilere dokunmamış. 小偷似乎没动这些衣服。Kendi parasına dokunmak istemiyor. 他不想动用自己的钱。
4. 碰, 撞: Dokunma, kolum acıyor. 别碰, 我的胳膊疼。Saçları yüzüme dokunuyordu. 她的头发碰到了我的脸。Vazoya dokunup kırmış. 好像是她把花瓶碰碎了。
5. 有损于, 有害于: Bu tütün bana dokunur. 这烟叶呛死我了。Bu yemek bana dokunur. 这道菜让我倒胃口。Hamur işi ona dokunur. 他不宜吃面食。
6. 触犯, 侵犯: Çocuğa kimse dokunmasın. 谁也别想动这孩子一根汗毛。Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. 成́ 事不关己, 高高挂起, 明知不对, 少说为佳。
7. 打搅, 使惊慌, 使不安: Bu zavallıya dokunmayın. 请不要为难这个可怜的人。Geceleyin kaval sesi insana dokunur. 夜里的哨笛声使人心烦。Sitemi ona pek dokundu. 她的责骂使他胆战心惊。
8. 转́ 触及, 触动: Bu şarkı bana dokunur. 这首歌令我感动。Sözleri bana çok dokundu. 他的一番话使我感触良深。
9. 转́ 涉及, 谈及: Görüşmede bu konuya dokunmak istemedim. 在会谈中, 我不想讨论这个问题。O işin bana dokunur yanı yoktur. 这事与我无关。Sözlerimi bitirirken şuna da dokunmak istiyorum. 在我结束我的发言时, 我还想再谈一点。
10. 转́ (与表示善或恶的词连用)有: Bana çok iyiliği dokundu. 他待我很好。Onun bana zararı dokunmaz. 他对我没有什么坏处。
◇ dokunu dokunu vermek 痛打, 毒打, 一拳接一拳地打: Burnunun üstüne dokunu dokunu vermeli. 该给他脸上几拳。
◆ Dokunma sarhoşa yıkılana kadar gitsin. 对牛弹琴不管用, 他不撞南墙不回头。
II
nsz dokumak 的被动态: Halılar dokundu. 地毯结成了。Kumaş dokundu. 布已经织好了。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • dokunmak — 1. nsz Dokuma işi yapılmak Halılar dokundu. 2. e 1) Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk. A …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • izzetinefsine dokunmak — 1) onuruna dokunmak 2) gücüne gitmek Terkedilmiş hâli izzetinefsime dokunuyor fakat onu hiç yadırgamıyorum. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bam teline basmak (veya dokunmak) — (birinin) en çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek Firuzan bam teline basıyor, aksi sesler çıkarıyor. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haysiyetine dokunmak — onuru incinmek Bu söz haysiyetine dokundu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işin ucu birine dokunmak — o işten dolaylı olarak zarar görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kibrine dokunmak — gururu zedelenmek Ayan azası olduğu için, bekleme salonunda birkaç dakika kalmak bile kibrine dokunmuştu. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • onuruna dokunmak — birinin gururunu, haysiyetini incitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tetiğe basmak (veya dokunmak veya tetiği çekmek) — ateş etmek Tüfeği geze aldım, ses toprağa yakın geliyordu. Porsuktur sandım, tetiğe dokundum. M. Ş. Esendal Şimdi tetiğe bassam hiç doğmamışa dönersin. Ç. Altan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zülfüyâre dokunmak — hatırlı, güçlü bir kimseyi veya bir makamı gücendirmek, darılmasına yol açmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kurşun dokunmak — mermi isabet etmek Suriye de bel kemiğine bir kurşun dokunmuştu. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • namusuna dokunmak — birinin namus ve onurunu olumsuz biçimde etkilemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”